@korelmis

Tevhit Erdem

Ask @korelmis

Sort by:

LatestTop

Previous

Kuranda 'de ki' ile başlamayan ancak peygamberin konuştuğu ayetler var bu konuda ne düşünüyorsunuz? örneğin Hud suresi 1-2.ayetler veya Zariyat 50-51 gibi

oykuisik_’s Profile PhotoÖykü
"Yalnız sana kulluk ederiz ve yalnız senden yardım dileriz." (Fatiha/5). Burada da "de ki" ifadesi olmaksızın Müslümanlar konuşuyor. Bu durum, bu ayeti sahabilerin yazdığını elbette göstermez. Kuran'ın üslubu böyle...

Size göre insanlar da halık(yaratıcı) olabilir ve 16:20-21'de bahsedilenler ölüler ve putlardır.Peki bu durumda yaşayan insanlara kulluk edebiliriz gibi bir anlam çıkıyor sanki.sizin bu ayetten anladığınız nedir?

TayyarAğa
Ölüden bir şey istenmez. Çünkü yoktur; hiçbir şey elinden gelmez. Diriyle konuşulabilir, diriden yardım talep edilebilir. Mesela, doktorlara şifa bulmak ümidiyle hastalar şikayetlerini anlatırlar. İnsanı, insan olarak gördükten sonra bunda bir beis yoktur. Yeter ki; Tanrı'ya ait vasıflar insana atfedilmesin, insanoğlunun hatasız ve kusursuz olmadığı bilinsin...

A'raf Suresi'nde Hz. Adem'den ve Hz. Havva'dan "anne-babanız" şeklinde bahsediliyor. Peki bu, evrimle bir çelişki doğurmaz mı? Yani, burada direkt olarak onların, insanların(Ademoğullarının) anne ve babaları olduğundan söz edilmiyor mu?

Mertcan Belakıs
Araf Suresinde Hz Ademden ve Hz Havvadan annebabanız şeklinde bahsediliyor Peki

Related users

Maide 38: Erkek hırsızın ve kadın hırsızın ellerini, yaptıklarına karşılık kesin. Bu Allah'ın öngördüğü bir caydırma yöntemidir. Allah Güçlüdür, Bilgedir. Buradaki kesin anlamı koparmak anlamında mı? Yoksa işaretleme anlamında kesme mi? Yoksa başka bir anlamda mı belirtilmiştir? Teşekkürler.

Hırsızlığın cezası Eski Ahit'e göre malidir (Mısır'dan Çıkış, 22/1). Kuran'a göre de, her ceza işlenen fiile denk olmalıdır (16/126): Göze göz, dişe diş (5/45)... Peki, nasıl oluyor da, Kuran'da, hırsızlık gibi mali bir suça, el kesme gibi bedensel bir karşılık verilmesi istenebiliyor? Bu sorunun cevabını, bence, o günün sosyoekonomik şartlarında bulmak mümkün... Cahiliye döneminde Araplar için mal o kadar mühimdi ve hayatta kalma mücadelesi ile o derece yakından ilişkiliydi ki; fakirlik korkusuyla bazı Araplar bebeklerini -özellikle ailenin geçimine katkısı yok denecek kadar az olan kız çocuklarını- öldürebiliyorlardı (17/31, 6/151, 16/58-59, 81/8-9). Dolayısıyla, böylesi bir dönemde tabiri caizse "mal canın yongası" idi. Bu nedenle, hırsızlığı adet edinmiş kimselere, o günün şartları dikkate alındığında, ibret verici bir karşılık olarak "el kesme" cezasının verilmesi anlaşılabilir bir durumdur, diye düşünüyorum. Bununla birlikte, sosyoekonomik koşullar değiştiğinde, uygulanacak cezalar da değişebilir. Yakup peygamberin oğulları, kendilerine yöneltilen bir soru üzerine; hırsıza verilecek cezanın alıkonulmak olduğunu söylemişlerdir (12/75). Meselenin ele alındığı ilgili ayetlerde (12/70-79), Yusuf peygamberin şu sözü de dikkat çekicidir (12/79): "Biz eşyamızı yanında bulduğumuz kimseden başkasını alıkoymaktan Allah'a sığınırız." Nitekim, peygamberimizden sonraki dönemlerde (4 halife döneminden günümüze kadar), hırsızlara bazen "el kesme", bazen "hapis" cezasının uygulandığı bilinmektedir (Bardakoğlu A. Hırsızlık. DİA. 1998;17:384-396).

View more

Musa-Hızır kıssasında ''ailesini kâfir yapacağından korkulup Allah tarafından ölüm emri verilen cocuk'' şeklinde geçen olayı nasıl anlamalıyız? Burda verilen mesaj nedir?

Furkan
Kıssa boyunca verilen mesaj, bence; görünüşü itibarıyla oldukça kötü algılanan bazı olaylarda, insan idrakini aşan ölçülerde bazı olumlu yanların bulunabileceğidir. Bir çocuğun ölümü, daima dramatiktir; bunun yanında, çocuğun ölmeyip de büyümesi halinde nasıl bir hayat yaşayacağına dair bir öngörümüz olamaz. Bu kıssanın, insanın "acele karar vermeye dönük" doğasına yapılan bir atıf olduğunu düşünüyorum. Mesela, yiyecekleri balığı unutmuş olmaları, zahiren kötü idi; ancak buluşma noktasını anlamalarını sağladığı için batıni olarak iyi bir şeye vesile olmuştu. Musa'nın aradığı şey de zaten buydu: Bir şeyi hem zahiri, hem de batıni olarak kavrayabilme; kötü görünen olayların özünde birtakım iyi yönlerin olabileceğini idrak etme...

İlk soruda attığım evrim ağacı makalesinde ''Dışarıdan bakıldığında iki suyun birbiriyle karışmıyor gibi gözükmesi, bu kütlelerin gerçekten birbirinden ayrılmış olduğu anlamına gelmez. '' diyor.Yani ayrı gibi,farklı kitleler gibi dursalar da illaki karıştıkları belirtiliyor.Kuranda bahsedilen nedir?

Furkan
Kuran'da "Kesinlikle aralarında hiçbir molekül geçişi olmaz; bir tane bile molekülün geçtiği gösterilsin iddialarımızdan vazgeçeceğiz. " denmiyor elbette... Neyi zorluyor bu aklıevveller anlamıyorum... Gereksiz olduğunu düşündüğüm için yazıya da bakmadım açıkçası... Yoğunluk farkı nedeniyle suların iki ayrı yapı gibi davranabildiğini ben ilk kez 5-6 yaşlarında çay içerken öğrenmiştim... :)
Liked by: Furkan

Cevabi okudum fakat tam olarak hala anlayamadım.attigim linkte de zaten bahsettiginiz bilgilerin birer ''mit'' olduğu söyleniyor. Suların karışmak ''zorunda'' olduğu söyleniyor.En çok örnek verilen mesela Cebelitarık boğazında dahi saniyede tonlarca su karışımı oluyormuş.Acaba yanlış mı anlıyoruz ?

Furkan
Verdiğim cevaptaki "salt-water interface" ve "halocline" kelimelerini Google arama motoruna yazıp, çıkan sonuçları incelerseniz; tatlı ve tuzlu suların ya da yoğunluğu farklı iki tuzlu su kütlesinin iki ayrı tabaka oluşturabildiğini görebilirsiniz.

Kur'an'ın edebi yönü Allah'tan geldiğine dair bir delil olabilir belki de. Kur'an'ın edebi bir dile sahip olması hakkında, bu konuda başlangıç olacak bir kaynak önerir misiniz?

Mertcan Belakıs
Kuran apaçık bir "mucize"dir: Geleneklerine sıkı sıkıya bağlı olan ve kabilecilik anlayışının hakim olduğu putperest bir toplumu, köklü inançlarından kopararak yeni bir inanca doğru yönlendirebilmiş ve onların, yalnızca güzel ahlakın bir üstünlük ölçütü olabileceği anlayışını benimsemelerini sağlamıştır. Ben meseleye öncelikle bu açıdan bakıyorum. Kuran'ın edebi yönü elbette ayrıca konuşulup tartışılabilir. Bunun için işe, karşı görüşü (Sarfe Teorisi) inceleyerek başlayabilirsiniz:
http://www.islamansiklopedisi.info/dia/pdf/c36/c360100.pdf

Kişi vicdani davranarak,tamamen kendi hisleriyle,okumalariyla,akıl yurutmeleriyle falan ateizmi,deizmi,agnostisizmi sectiyse bundan dolayı neden sonsuz cehenneme atılmalı sizce? Ben tanrı olsam gerçekten samimi davranan ateistlere kötü davranamazdim.öbür türlüsü bana zalimce geliyor.ne dersiniz?

Furkan
Aynı fikirdeyim.

Eğer aborjin kabilesinde doğsaydınız yada afrikada yaşıyor olsaydınız bir kabilede o zaman çok farklı bir inanışa sahip olacaktınız o zaman Allah neden o kabilelere bir din göndermemiş yani neden insanların din uydurmasina izin vermiş

Merve menekse
Aborjinlere din gönderilmediğini nereden biliyorsunuz? Her şeyin babası (Baba Tanrı) dedikleri "Baiame"nin bizdeki karşılığı nedir sizce?

peki bir yemekle pişirilen şarap, saraplıktan çıkıp alkol ve üzüm suyuna bölünür mü. Bölünürse biyolojik olarak bu tür yemegi yemek bir insanı sarhoş edebilir mi (tencereye 1 bardak oranı yapalım)

FerganYalm645’s Profile PhotoFergan Yalım
Yasak olan alkoldür. Çünkü sarhoşluğu o yapar. Yemeğe katılan alkolün bir kısmı buharlaşır, bir kısmı da yemekte aynen kalır. Ne kadarının buharlaşıp, ne kadarının yemekte kalacağı, pişirme sıcaklığına, kabın genişliğine, pişirme şekline vb. faktörlere göre değişecektir. İçinde kişiyi sarhoş etmeyecek miktarda alkol içeren bir besinin dinen haram olduğunu söyleyemem. Ama alkollü içeceklerden ve gıdalardan mümkün olduğunca kaçınmak gerektiğini düşünüyorum. Çünkü alkol bağımlılık yapıcı bir madde ve az miktarlarda olsa bile vücutta bazı zararlı etkiler oluşturabilir.

Kuran'ın yorumlanmasında tarihselci yorum hakkında neler düşünüyorsunuz? Bana göre Kuran tarihsel bir kitaptır.Ancak bunun böyle okunması onu anlamca evrensel yapar.Ornegin kadının yarım pay alması o dönem devasa bir devrimken bugün eşitsizlik oluşturuyor.Zıhar meselesi de aynı.Biraz anlatir misiniz

Furkan
Evrenin yaratıcısından başkasına "kulluk" yapmamamız; yaptığımız veya yapmadığımız şeylerden dolayı ileride hesaba çekileceğimiz bilinciyle yaşamamız ve güzel ahlaklı olmamız; dinin özüdür ve tarih boyunca tekrarlanan ilahi mesajların ortak noktalarıdır. Bunun dışında kalan ve ilk muhatapların yaşamını düzenleyen kurallar, vahyin indiği sosyal ve siyasi koşullar dikkate alınarak değerlendirilmelidir.

Kur 'an için tefsire hocaya falan gerek diyorsunuz sonra kaç yıllık ayet yanlış anlaşılmış anlatılmak istediği farklı anlamlara çıkıyor diyorsunuz bu kadar tartışmalı bi kitap için nasıl yeterli olabiliyor

Merve menekse
Kuran'ın temel mesajını ve ilkelerini, yani tevhidi, ahiret inancını ve güzel ahlak prensiplerini anlamak için ne hacıya ne hocaya ne de derin bir bilgi birikimine ihtiyaç vardır. Onun ayetlerinin tamamını doğru bir şekilde anlayabilmek için klasik Arapçaya, o dönemin sosyal ve siyasi atmosferine vakıf olmak ve ayetleri Kuran bütünlüğü çerçevesinde değerlendirmek gerekir.

Peki hocam İslam'ı en doğru şekilde tanımak için nasıl bir yol haritası çizmeliyim?altlarda sorularda bir cevap vermişsiniz bir gün çocuğunuz ateist olsa ona ne derdiniz gibicesinden siz de bir gün inanabileceğini demişsiniz.Çocuğunuzun ben olduğunu varsaysanız bana ne önerirdiniz :)

Furkan
İslam'ın 3 esası vardır: tevhit, ahiret şuuru, güzel ahlak. "Mü'minler, Yahudiler, Hristiyanlar ve Sabiilerden her kim ki Allah'a ve ahiret gününe iman eder de güzel iş yaparsa; onların Rableri katında ödülleri vardır; onlar için bir korku söz konusu değildir ve onlar üzülmeyeceklerdir de!.." (Bakara/62) Tevhit inancına uygun davranmak; Allah'tan başkasına dua edip yakarmamak, Allah'tan başkasını dinde hüküm verici olarak tanımamak ve bir iş yaparken Allah'tan başkasının rızasını aramamakla olur. Kuran'da güzel ahlaka dair pek çok tavsiye vardır. Mesela, adil olmamız, bir topluluğa olan öfkemizin bizi adaletsizliğe sürüklemesine izin vermememiz (5/8); kendimiz, ana-babamız ve yakınlarımız aleyhine de olsa, doğru şahitlik yapmamız (4/135); söz verdiğimiz zaman, sözümüzde durmamız (17/34, 23/8); bir kötülükle karşılaştığımızda, onu iyilikle uzaklaştırmaya çalışmamız (23/96, 41/34); affedici olmamız, öfkemizi yenmesini bilmemiz (3/134, 7/199, 4/149); doğru olduğuna inandığımız şeyleri -zorbalık yapmadan ve farklı fikirlere tahammül ederek- güzel bir dille anlatmamız (2/256, 3/20, 16/82, 4/80, 13/40, 88/21, 16/125, 27/92); karşılık beklemeksizin, incitmeksizin ve gururlarını kırmaksızın -mümkünse gizli bir şekilde- muhtaçlara el uzatmamız (2/263, 2/264, 2/267, 2/271, 2/274, 3/92, 17/28, 51/19, 76/6,8-9, 93/10); aşırılıklardan uzak durmamız (2/143, 11/112); başkalarının bireysel hatalarını araştırmayıp, kimseyi çekiştirmemiz (49/12); mütevazı olmamız (25/63); danışarak iş yapmamız (39/18, 42/38) ve hatamızı gördüğümüz zaman, bunda ısrarcı olmamamız (3/135) gerekir.

View more

İbadet edecek uygun yer olmadıgında sokakta namaz kılanlar hakkında kanaatin nedir. Bazıları yer bulamayınca tuvalet gibi yerleri kullanmak istemiyorlar bazıları ise toplum baskısından korkup sokakta kılıyorlar. Sence baskıdan kaçmak için temiz olmayan yerde namaz kılınır mı yani

FerganYalm645’s Profile PhotoFergan Yalım
Namaz mabette/mescitte kılınabilir (3/39). Ancak bunun dışında, cephede de (4/101-103), binek sırtında da ve hatta yürürken bile (2/238) kılınabilir. Burada mühim olan, bence, Allah'ı günün belli vakitlerinde anmak ve böylece dünya hayatının akışına kapılıp gitmekten korunmaktır. Bunun için bir mekan kısıtlaması yoktur; kişi uygun bulduğu herhangi bir yerde namaz kılabilir, diye düşünüyorum.

Saffat Suresi 6. ayette "Yakın göğü yıldızlarla süsledik" denmektedir. Burada yakın göğün Dünya'ya yakın kısım olduğu geçmiş alimlerce de hep söylenmiş, Peki yıldızlar bu ayette bahsedildiği üzere süs için mi var ve yıldızların yakın gökte olmadığın biliriz. Yakın gök nedir peki?

Mertcan Belakıs
Kuran'da gök cisimleri farklı kelimelerle tanımlandığı halde; meallerde buna pek dikkat edilmemiştir. Kevkeb (çoğulu: kevâkib) gezegen ve necm (çoğulu: nucûm) ise yıldız anlamına gelir. Misbâh (çoğulu: mesâbîh) Arapçada kandil demektir ve yakın gökte bulunan çeşitli gök cisimleri için de kullanılmıştır. Saffat suresinin 6. ayetinde kullanılan kelime "kevâkib"dir.

Nisa 24'te "Harpte elinize geçmiş kadınlar hariç olmak üzere, nikâhlı kadınlarla evlenmeniz de haram kılınmıştır." denmektedir. Cariyeler evli bile olsa onlarla evlenebilir miyiz? Kölelik ve cariyelik hakkında verdiğiniz diğer cevapların da linkini atarsanız sevinirim.

Mertcan Belakıs
Savaşta esir düşmüş bir kadının; evlilik sözleşmesinin gereklerini yerine getirebilmesi mümkün değildir. Bu nedenle, iki taraftan biri talep ettiği takdirde "boşanmış" sayılabilir, diye düşünüyorum. Bu kadın fidyesi ödendiği takdirde, "hür" olacaktır. Fidyesini ödeyebilmek için, yeni bir evlilik yapabilir (ki böylece bir gelir elde etmiş olur). Esir kadının rızası olmadan, bir nikah sözleşmesi yapılmadan, onunla evlenmek ya da ondan cinsel manada istifade etmek dinen mümkün değildir. Haliyle esir kadın (cariye) esaretten -evlenmeksizin- başka bir yolla kurtulduğu takdirde eski kocasına dönebilir. Söz konusu ayet hakkındaki düşüncemi şu linkteki yazılarda ifade etmeye çalıştım:
https://ask.fm/korelmis/answers/135475518906
http://ask.fm/korelmis/answer/132038949562
Ayrıca, genel olarak, kölelik ve cariyelik hakkındaki düşüncelerimi şu sayfadaki ilgili cevapta paylaştım:
https://hakkadavet.alimallah.com/sorular.htm

View more

Anadilde ibadet hakkında ne düşünüyorsunuz

Tyrell wellick
Muhammed peygamber, mesela Çinlilere gelmiş bir peygamber olduğu halde, ibadetlerini Arapça yapmış olsaydı; o zaman ibadet dilinin Arapça olması gerektiğini rahatlıkla söyleyebilirdik. O kendi ana dili ile Rabb'ine yöneldi, ona yakardı. Biz de öyle yapabiliriz, diye düşünüyorum. Allah buyuruyor ki; "Ne söylediğinizi bilinceye kadar namaza yaklaşmayın!" (4/43)

Yer ve gök Hz.Muhammed için mi yaratilmisdir? Bunun tam açıklamasını yapar misiniz?

Burak
"Yeryüzünü canlılar için hazırladı." (55/10)
"Yerdeki ve göklerdeki şeylerin hepsini sizin için kendinden musahhar kıldı. İşte şunda düşünen bir toplum için ayetler vardır!" (45/13)

uçak ve ya trende oturarak namaz kılınır mı?

FerganYalm645’s Profile PhotoFergan Yalım
Bakara suresinin 239. ayetinde, zorunlu durumlarda binek üzerinde de namaz kılınabileceği ifade ediliyor.

Yani üstad, yahudilere tum tırnaklı hayvanları, üstüne bir de sığırın ve koyunun yağlarını haram kılan ; sırt, bagirsak ve kemiklere karışmış olanlar müstesna diyen Tanrı'nın domuzun ayrıca yağını da haram kıldık dememesi size makul geliyorsa saygı duyarım ama sanki domuz tabulaşmış gibi geldi selam

Murat
Mantığınızı yanlış buluyorum. "Domuzun eti haram, ancak yağı hariç" denmemişse, haram olan şeyin domuzun yenilebilir kısımlarının tamamı olduğu anlaşılır. Çünkü Arapçada lahm kelimesi yağı kapsamayan bir kelime değildir. Mesela, Nahl suresinin 14. ayetinde, balık vb. deniz ürünleri denizden çıkan "taze et (lahmun tariyyun)" olarak isimlendiriliyor ki burada geçen ifadenin yağı da kapsadığı açıktır. Yine, Hac suresinin 37. ayetinde, kurbanlık hayvanların ne etinin (lahm) ne de kanının Allah'a ulaşmayacağı söylenirken "yağ"la ilgili bir ifade geçmiyor.

Ayrıca şunları da sormak istiyorum, Nisa 1 ayeti evrimle çelişmiyor mu? Yani, "sizi bir tek nefs"ten yaratan ifadesinde orayı Adem almasak da ayetin sonrasında "Ondan da eşini meydana getiren" diyor. Burada aslında Adem kastediliyormuş gibi. Çünkü "cevher"den cevherin eşi meydana getirilemez :)

Furkan Erol
Ayrıca şunları da sormak istiyorum Nisa 1 ayeti evrimle çelişmiyor mu Yani sizi

Bir de, Arapça öğrenmem için hangi kaynakları önerirsiniz? Siz bu kadar güzel bir şekilde nasıl öğrendiniz?

Furkan Erol
Bol örnekli olduğu için ve konuları basitten karmaşığa doğru güzel bir şekilde anlattığı için Necla Yasdıman'ın Adım Adım Kuran Dili kitabını önerebilirim başlangıç için.
Liked by: Furkan Erol

ateistler tarafından da sıkça sorulan bir soruyu sormak istiyorum. dünya üzerinde bunca kötü olay olurken neden Allah müdahele etmiyor? sorusu. evet bir imtihan olduğunu biliyoruz ancak 3,5 yaşındaki çocuğa edilen tecavüzde çocuğun suçu nedir? minik kızı sırf imtihan için kullanmak acımasız değil mi

starrymoon_’s Profile PhotoLina Demirci
Kötülük olmasa, cehennem de olmazdı. Hatta kötülük olmasa iyilikten de bahsedemezdik. Kötülük ve iyilik, özgür iradenin iki doğal sonucu...
Bu dünya bir rüya gibidir... Kimi için korkunç bir kabus gibi geçiyor; kimi ise hiç bitmesin istiyor... Belki bir gün, gördükleri o korkunç kabustan uyananlar, Allah'ın kendilerine verdiği nimetlerle hoşnut olacakken ve uyandıkları kabusu tamamen geride bırakacakken; hiç bitmesin istedikleri rüyalarından uyananlar, hallerine acıdıkları insanların yerinde olmak isteyecekler! Bizim inancımıza göre, cehennem; dünyayı birileri için cehenneme çevirenlerin bulacakları karşılıktır! Allah, yapılan her şeyin karşılığını hakkıyla vermeye kadirdir!
Liked by: Lina Demirci

kuranda domuz eti diye yazıyor herhalde haram olduğu ile ilgili yerlerde domuzun sadece etini yemek mi haram yoksa bu domuzun tüm ürünlerini mi haram kılar bir de intihar eden kesin cehennemlik mi diye sormaya çalışmıştım soramadım mı cevaplamadınız mı bilmiyorum onu da cevaplar mısınız

bilmekistiyor’s Profile Photoneyse bırak
Arapçada lahm kelimesi ve bu kelimenin köken aldığı fiiller; eti de yağı da kapsar. Bu yüzden kilo alan adam için "Lehume'r-raculu (Adam şişmanladı!)" denir (Müfredat). Nahl suresinin 14. ayetinde, balık vb. deniz ürünleri denizden çıkan "taze et" olarak isimlendirilmiş ve helal kılınmıştır. Burada nasıl ki, "Helal olan, balığın etidir; öyleyse yağı haramdır." denemezse; domuzun etinin haram kılındığı ayetlerle ilişkili olarak da, "Domuzun yağı helaldir." denemez. Yine Hac suresinin 37. ayetinde, kurbanlık hayvanların ne etinin ne de kanının Allah'a ulaşmayacağı, ifade ediliyor. Bu ayete bakıp da, "Öyleyse yağı Allah'a ulaşıyor olabilir!" denebilir mi?
Bazı psikiyatrik vakalarda gayriiradi olarak intihar etme olayları görülebiliyor. Allah herkesi gücü nispetinde sorumlu tutacağını bildirmiştir. Kimin cennete, kimin cehenneme gideceğini de en iyi O bilir.

View more

Next

Language: English