@korelmis

Tevhit Erdem

Ask @korelmis

Sort by:

LatestTop

Kuranda büyü hangi anlamda kullanılıyor

Bu konuyu ayrıntılı bir şekilde araştırmış değilim. Bir görüş beyan etmem doğru olmaz.

SMA down sendromu vs gibi hayati boyunca yakasını bırakmayacak genetik hastalığı olduğu bilinen çocukları doğurmak mı doğru aldırmak mı? Bir taraftan bir canı öldürüyorsun bu bir sorun diğer taraftan ise hayatı boyunca acı cekicek bir insan meydana getiriyorsun. Bu tip durumlarda ne yapılmalı?

Bana bir çiçek hediye ettiler. Susuz bırakıp kurutmaya kıyamıyorum.

Related users

Cinler hakkında ne düşünüyorsunuz. Geleneksel olarak anlaşılandan çok daha farklı olduğunu düşünüyorum.

Yapısı karanlık madde olan şuurlu varlıklar olduğunu düşünüyorum. Sizin düşünceniz nedir?

Abdullah bin sad bin ebi serh hakkında düşünceleriniz neler? Adam Kuranı yazarken bilerek anlamı değiştirmeyip kelimeleri degistiriyormus. Peygamber bunu anlamayınca da dinden çıkmış.

Siyasi tartışmaların odağındaki isimler hakkında karşı tarafın kötüleyici nitelikte rivayetler uydurması hadis alanında çok karşılaşılan bir durumdur ki benim de yüksek lisans tezim tümüyle bu alana yönelik oldu.
Bahsettiğiniz konuyla ilgili olarak şu makaleye bakabilirsiniz:
https://dergipark.org.tr/tr/pub/dergiabant/issue/41947/474726

İyi günler, daha önce veganlıkla ilgili bir açıklamınızı okumuştum ancak şu anda bulamıyorum. Vegan olan bir insanla olmayan insanın sağlık açısından önemli farkı olur mu? Vegan olmak tıbba göre mantıklı mıdır?

Hayvansal gıdalar, son derece besleyicidir. Dolayısıyla bunları diyetten çıkarmak mantıklı olmaz. Bir kimse hayvanlara merhamet ettiği için onları yemiyorsa bile, en azından süt gibi, yumurta gibi gıdaları diyetine eklemeli... Sütü düşünelim. Bir memelinin yavrusunun tüm ihtiyacını -o hızla büyürken- aylarca tek başına karşılayabiliyor. O kadar besleyici! Yumurtadan ise bir canlı çıkıyor, etiyle, damarıyla, siniriyle... O da muhteva açısından o denli zengin!.. Maalesef büyük bir sorun, kaliteli hayvansal gıda bulamamak... Çayırda çimende gezip otlayan bir inekle, tavukla diğerleri bir olmuyor. Raflardaki et ürünleri katkısız ve doğal değil. Bir sorun da şu ki, çoğu insan ihtiyacından fazla kalori alıyor ve diyetinde sebze oranı çok düşük... Böyle bir insana göre, bilinçli bir vegan bazı noktalarda daha avantajlı çıkabiliyor bilimsel araştırmalarda... Ben öğrencilerime doğal, katkısız ve dengeli, içerisinde hem hayvansal hem de bitkisel kaynaklı gıdaların olduğu bir beslenme tavsiye ediyorum. Ve bazen öğün atlamalarını da... Çünkü bazen aç kalmak, daima tok gezmekten daha sağlıklıdır.

View more

Liked by: Öykü

Seri katillerin, sosyopatların, psikopatların beyinlerinin işleyişinin farklı olduğu doğru mudur? Bu durum onları suçsuz yapar mı?

Evet, bu konuda pek çok bilimsel araştırma var. Ancak bir şeyi yapmaya daha eğilimli olmakla hiç irade gösterememek arasında fark var. Herkesin gücü ölçüsünde, içerisinde bulunduğu şartlara göre değerlendirilip sorumlu tutulacağı Kuran'da ifade edilmektedir (2/286). Eğer bazı hastalıklar nedeniyle irade ortadan kalkarsa sorumluluk da ortadan kalkmış olur.

HZ Meryem'in hermafrodit olması iddiası çok mu imkansız bir iddiadır. Yazınızı okudum bu konuyla ilgili güzel bir yaklaşım ama farklı fikirler ve anlayışlar da var.

Hermafrodit bir kişinin kendini dölleyebilmesi tıbben imkan dahilinde görülmez. Kuran'a göre Meryem İsa'nın annesidir. Eğer Meryem kendi kendini döllemiş olsaydı, İsa'nın babası da o olmaz mıydı? Ayrıca böyle bir durumda "Ruh"un gönderilmesine de gerek olmazdı, diye düşünüyorum.

https://www.youtube.com/watch?v=ZSVBZX78rLU bu video hakkında ne düşünüyorsunuz

Z-n-y kökünden türeyen zinâ' "hukuksuz/nikahsız" kadın-erkek birlikteliğini anlatır. F-h-ş kökünden türeyen fuhş ise çirkin/kötü fiiller/sözler için kullanılan genel bir isimdir.
Dört şahit kuralı bir ön koşul olarak görülebilir.
Nisa suresinin 15. ayetinde fahişeliği meslek edinmiş Medineli kadınlardan bahsedildiği inancındayım.
En doğrusunu Allah bilir.

Fethi Hocam acil!!! Rahman ve Rahim arasındaki anlam farkı nedir? Rahim: Allah'ın ahirette sadece müminlere merhametli olacağı anlamına mı geliyor? Dünyada iyilik yapan ancak İslam'la tanışmayanlara merhamet edilmeyecek mi? Zilzal/8 ile çelişki göstermez mi? Acilll hocam :(

Rahmân ve rahîm kelimeleri, "rahime" fiilinden türeyen, mübalağalı ism-i faillerdir. Rahime fiili, acıdı, merhamet etti, affetti, bağışladı vb. anlamlara gelir. Dolayısıyla mübalağalı ism-i failleri de "çokça acıyan, çokça merhamet eden" manasında olur.
Rahîm kelimesi "feîl" kalıbında; rahmân kelimesi ise "fe'lân" kalıbındadır. Fe'lân kalıbı, feîl kalıbına göre (çokluk ve kapsayıcılık açısından) bir derece daha kuvvetli mübalağa bildirir. Buna karşın, kalıcılık özelliği feîl kalıbında daha çoktur.
Mesela, "nedime" fiili "pişman oldu" anlamına gelir. İşlediği bir suçtan dolayı aşırı derecede pişmanlık duyan kimseye nedmân denir. Bu pişmanlık oldukça yüksek dereceli bir pişmanlıktır; ancak süreklilik göstermeyebilir ve kişi ileride bu duygunun etkisinden kurtulabilir. Oysa "nedîm" olan kişide; pişmanlık (nedamet) ve üzüntü duygusu adeta süreklilik/kalıcılık arz eder. Bu yüzden içki masalarının müdavimlerine (içki arkadaşına) "nedîm" denmiştir. Nedâmet özelliği, "nedmân"da daha şiddetlidir; "nedîm"de ise süreklilik kazanmış olup, adeta onun karakteri haline gelmiştir.
Kuran'da rahmân kelimesi yalnızca Allah için kullanılmışken; rahîm kelimesi Muhammed peygamber (Tevbe/128) ve mü'minler (Fetih/29) için de kullanılmıştır. Ayrıca, İsra suresinin 110. ayetinde olduğu gibi, "Er-rahmân"dan Allah'ın bir başka ismi olarak da bahsedilmiştir.

View more

islamda mezhepler hak mıdır

İslam, Allah'ın indirdiği dindir. Hak olan odur ve İslam'ın kaynağı Kuran'dır/ilahi vahiydir!
Mezhepler, insanların İslam hakkındaki yorumlarıdır. İnsan hatasız bir varlık değildir, meseleleri yanlış yorumlayabilir. Birçok mezhepte, Kuran dışı kaynaklara yönelindiği için, Kuran'a aykırı hurafeler hasıl olmuştur.

Hocam geçen gün çok ilginç bir yoruma rastgeldim eşcinsel evlilik islama da uygundur, yalnızca zina haramdır diye. İçimden yok artık dedim ama bilgim az olduğu için cevap veremedim sen ne diyorsun

Öncelikle şunu ifade edeyim ki, Kuran'da eş cinsel evliliği yasaklayan açık bir ifade göremiyorum. Ayrıntılı bir açıklama için şuraya bakabilirsiniz:
https://eksisozluk.com/entry/109555424
Dolayısıyla bu konuda yapılacak değerlendirmeler, insanların kişisel görüşlerine dayalı olarak farklılık gösterebilir.
Başlıca iki görüş ileri sürülebilir:
1) Eş cinsel ilişki insanoğlunun fıtratına aykırıdır. Üreme organları penil-vajinal ilişki için yaratılmıştır. Normal/uygun olan, bir erkekle kadının birlikteliğidir. Böylece neslin devamlılığı da sağlanmış olur. Fıtrata aykırı fiiller dinen uygun olamaz (Rum/30).
2) Evliliğin tek gayesi neslin devamlılığı değildir. Eğer öyle olsaydı, kısır biriyle evlenmek caiz olmazdı. Cinsel arzuların karşılanması insani bir ihtiyaçtır. Rum suresinin 21. ayetinde, "Teskin olmanız için eşler yaratması onun ayetlerindendir..." buyruluyor. Evlilik; şehvetin kontrol edilmesi/dizginlenmesi ve kişinin bir eş/hayat arkadaşı edinerek duygusal anlamda tatmin olması açısından gereklidir. Eş cinsel insanlara evliliği yasaklayıp onları yalnızca istimna ile tatmin olmaya zorlamak Rum/21'e aykırı olur. Allah bu kullarını kendi cinslerine ilgi duyacak şekilde yarattığına göre, eş cinsel evlilik yapmak bu insanların fıtratının bir gereğidir.
En doğrusunu Allah bilir.

View more

islamda çocuk evliliği helal zina haram :( muhammedin bir ayet ayzması çok zor muydu çocuk evliliği sapıklıktır diye

Kuran'a göre (Nisa/6), nikah çağı, reşit olma çağıdır! Kuran'da evlenme ile ilgili ayetlerin bütünü incelendiğinde, evlenen kadının, parayı yönetebilen (4/4) ve kocasını boşayabilen (4/128-130) aklı başında bir yetişkin olduğu net olarak görülebilir. Nisa suresinin 6. ayetinde, yetimlere mallarını nikah çağına kadar, yani reşit oluncaya kadar vermeyin, diyor Allah! Yani Kuran'a göre, nikah çağı, kişinin reşit olup da parayı hakkıyla idare edebileceği dönemdir. Hemen 2 ayet öncesinde ise, yani 4. ayette; hiçbir istisna olmaksızın -dikkat edin hiçbir istisna olmaksızın- kadınlara mehirlerini verin, deniyor! Kadınlara mehirlerini reşit oluncaya kadar vermeyin, denmiyor! Demek ki; Kuran'a göre evlenilecek kadın, parayı rahatlıkla idare edebileceği bir dönemde!..

Köpek kulaklarının kesilmesi ile ilgili bir sorum vardı lütfen cevaplar mısınız? Ayrıca bir sorum daha olacak köpeklerle ilgili lütfen yanlış bir şey yapmak istemiyorum tıpçı olarak yardımcı olun.(1)

Eskiden avlanmak, bir geçim yoluydu ve aynı zamanda hareketli hedefe karşı bir savaş talimiydi. Günümüzde avcılık sadece zevk almak için yapılıyor. Sırf zevk almak için, bir başka canlının hayatına son vermek, kalbinde merhamet duygusu taşıması gereken bir Müslümana yakışır mı?
Köpeklerin bedenlerine, tıbbi bir amaç olmaksızın müdahale edilmesi kanunen yasaktır: "Ev ve süs hayvanının dış görünüşünü değiştirmeye yönelik veya diğer tedavi edici olmayan kuyruk ve kulak kesilmesi... yasaktır." (Kanun No: 5199, 8. madde)
Zaruri ihtiyaçlar haricinde, bir hayvana zarar vermekle bir insana zarar vermek arasında bir fark olduğunu söyleyemem. Çünkü Kuran'a göre, yeryüzünde debelenen ve kanatlarıyla uçan her canlı tıpkı bizim gibi birer ümmettir! (Enam/38).

allah dileyene mi hidayet eder dilediğine mi mehmet okuyan dileyene diyo çeviri yanlış diyor birileride o zaman o kelimenin geçtiği tüm manalar değişcek çeviri doğru diyor sizce

Türkçede "dileyeni" ve "dilediğini" arasında yazılış farkı var; ama Arapçada her ikisi de "men yeşâu" biçiminde yazılıyor.
"Allahu yehdî men yeşâu" ifadesi, "Allah, kim dilerse onu (dileyeni) doğru yola iletir!" veya "Allah kimi dilerse, onu (dilediğini) doğru yola iletir!" manalarına gelebilir.
Bu (men yeşâu) vb. ifadeler, her yerde hep aynı manada kullanılmış olmalıdır, demek doğru olmaz. Bir metnin herhangi bir yerinde geçen "x" kelimesinin anlamına "y" deyip, bütün bir metinde x=y eşitliğinin sağlanacağını ummak hatalı bir yaklaşımdır.

(2) Nisa 15-16 ya gore escinsellere eziyet mi cektirmek gerekiyor?

Bazıları bu ayetlerde sırasıyla lezbiyenlerden ve erkek homoseksüellerden bahsedildiğini öne sürmüştür. Bu iddia doğru kabul edildiğinde şu sorular cevapsız kalmaktadır: a) Neden 16. ayette ikil ifade varken, 15. ayette ikil ifade yoktur (ifadeler neden 15. ayette çoğul gelmiştir)? b) Dört şahit kuralı 15. ayette varken, 16. ayette neden yoktur? c) Neden aynı suçun kadınlar için cezası ölünceye kadar alıkonulmak iken, erkek homoseksüeller bir eziyetle bırakılsın? d) Ölünceye kadar ya da Allah onlara bir yol kılıncaya kadar ne demektir? (Kimilerine göre, Allah ileride bir ayet indirip cezayı kesinleştirmiştir. Peki ama Allah bildiği cezayı açıklamak için neden beklesin?)
Bu ayetlerin eş cinsel ilişkiyle bir ilgisinin olmadığı ve Medine'de fuhuş yapmayı meslek edinmiş kadınlarla ilgili olduğu anlaşılıyor. Buna göre ayetlere şöyle meal verilebilir:
15. Kadınlarınızdan fuhuş yapanların (fahişelere) aleyhine aranızdan dört şahit getirin. Eğer (buna) şahitlik ederlerse, onları (fahişe kadınları) evlerde ölünceye kadar/müebbet hapis tutun veya Allah onlar için bir yol kılıncaya kadar..."
16. Sizden bunu yapan (fuhuş yapan) iki kimseye de (yani fahişe kadına ve onunla birlikte olan erkeğe) eziyet edin/ceza verin. Eğer tevbe eder ve kendilerini düzeltirlerse artık onlardan (onları cezalandırmaktan) vazgeçin. Allah tevbeleri kabul edendir, çok merhametlidir.
Sonuç olarak, anlaşılan o ki; fahişelerin toplumdan tecrit edilmesi istenmektedir. Allah'ın onlara bir yol kılması tövbekar olanlarla evlenilmesi olabilir. En doğrusunu Allah bilir.

View more

Allah'ın sınırlarına uymaktan korkmak diyor ama direkt bir zinadan bahsetmek yerine. Suçun olması değil olmasından korkmak gibi sanki. Arapçada anlam farkı mı var?

Erkek hanımından boşanmak isterse verdiği mehri geri alamaz. Bunun üç istisnası vardır:
1) Kadının hayasızlık yapmış olması (Nisâ, 4/19-21). Bunun da kararını koca değil hakem/hakim verir (Nûr, 24/6-9).
2) Kadın evlilikte bazı hatalar yaptığını kabul ediyorsa. Bu durumda kendi gönül rızasıyla kocasına fidye verebilir. Ayette şöyle diyor: Allah'ın sınırlarını gözetememekte olduklarına dair her iki taraf da endişe taşıyorsa...
3) Toplum/hakem/hakim hatayı her iki tarafta da görüyorsa. Ayette şöyle diyor: Eğer endişe taşırsanız ki Allah'ın sınırlarını her iki taraf da gözetememekte...
Ayetin Arapça metnindeki "yehâfâ" ve "yukîmâ" şeklindeki ikil (tesniye) ifadeler; hatanın (Allah'ın sınırlarını gözetememenin) her iki tarafta da olduğu kanaatini (endişesini) kapsar. Dolayısıyla hatanın sadece kadında görüldüğü bir durumdan söz edilmemiştir. Sağduyu şunu gerektirir:
Eğer hata tümüyle kadında ise, mehrin tamamının iadesi; yok eğer her iki taraf da hatalı ise, o takdirde de kadının hatası oranında aldığı mehri iadesine hükmedilmelidir.
Bir rivayete göre, Sâbit b. Kays b. Şemmâs'ın hanımı Cemîle (Habîbe olduğu da söylenir), kocasından boşanmak istemiş; Resûlullah da mehir olarak aldığı bahçeyi eşine iade etmesine karar vererek onları boşamıştır.
En doğrusunu Allah bilir.

View more

Bakara 229'da anlatılan şey tam olarak nedir? Neden normal boşanmada kadın malları geri vermezken çift Allah'ın sınırlarını aşmaktan korkunca vermek durumunda? Ben mi olayı çok yanlış anladım yoksa?

Evlilik bir sözleşmedir (4/21, 4/33). Sözleşmeler karşılıklı rızaya dayanır. Taraflardan herhangi biri, evlilik özleşmesini bitirmek (ayrılmak/boşanmak) isteyebilir. Kimse zorla evli tutulamaz. Boşanma talebinin iki temel gerekçesi olabilir: geçimsizlik ve hayasızlık. Erkek, hanımından geçimsizlik sebebiyle ayrılmak isterse, verdiği mehri geri alamaz; ancak hanımı hayasızlık yaptı ise (zina etti ise) o takdirde mehri geri isteyebilir (Nisâ, 4/19-21). Burada sadece kocanın beyanına bakılmaz; Kuran'a göre, kendisine yapılan zina suçlamasını kabul etmedikçe kadının aleyhine, yalnızca kocasının beyanı esas alınarak bir ceza verilmesi söz konusu değildir (Nûr, 24/6-9). Dolayısıyla mehrin kısmen veya tamamen iadesi konusunda hüküm verecek olan koca değil, hakimlerdir/hakemlerdir. Kadın da, kocasından benzer gerekçelerle ayrılmak isteyebilir (Nisâ, 4/128 ve 130). Bu durumda aldığı mehre mukabil fidye vermesi söz konusu olabilir ki Bakara suresinin 229. ayetinde bahsedilen şey budur.

View more

Biz türkler olarak neden Müslümanız o zaman ve neden kuran okuyoruz?

Müslüman değişik bir kelime; içerisine Arapça, Farsça, Türkçe karışmış: Arapçada "müslim" teslim olan demek; "müslimân" bu kelimenin Farsça çoğulu, Müslüman ise Türkçeleşmiş hali... Piyasadaki din de biraz böyle; biraz Arap kültürü biraz Fars, biraz da biz Türklerin ekledikleri... "Dindar" sektör; anlamadan kitap (Kuran) okunmasını (!) neden kutsuyor da, Kuran'ın mealinden okunarak anlaşılmasından bu kadar ürküyor?

Peki kuran In ne kadarı bütün insanlara yöneliktir ve ne kadarı araplara özel dir? Daha doğrusu böyle bir çıkarımda bulunabilir miyiz

Kuran, Arapları muhatap almıştır. Onu okurken, bu gerçeği unutmamak gerekir. Bütün ilahi dinler şu 3 ilkeye çağırmıştır: (1) Tanrı tektir ve O'ndan başka ilah yoktur. (2) İnsanlar yaptıklarından ve yapmadıklarından dolayı hesaba çekilecektir. (3) İyilik eden kendine iyilik etmiş olacak, kötülük yapan da kendine kötülük yapmış olacaktır.

Yani demek istediğim kuran bütün insanlığı ilgilendirmiyor mu? Yada ateistlerin tabiri ile "arabın dini" mi?

Bütün insanlığı ilgilendiren şu 3 şeydir: tevhit, ahiret inancı, iyi işler yapmak. Kuran'da, diğer bütün ilahi kitaplarda olduğu gibi bunlar elbette var. Fakat Kuran'ın "tamamının" bize yönelik olduğunu iddia etmemiz, doğru olmaz, diye düşünüyorum. Çünkü Kuran'da açıkça vahyin muhatabının Araplar olduğu ifade edilmekte ve ayetlerde o günkü Araplara ilişkin birçok husus söz konusu edilmektedir.

Daha önceki sorumuzu okudum, orda Kuran'ın o zaman ki araplara indirildiğini söylemiştiniz. Bu kuranın evrenselliğiyle çelişmez mi? Ayrıca 1400 yıl öncesinin çöl kanunlarının günümüze uygun olduğu konusunda çekincelerim var.

Kuran'ın muhatabının o günkü Araplar olduğu Kuran'da yer alan ilahi bir bilgidir (12/2; 41/44; 42/7; 43/3). Kuran'ın evrensel olduğu ise, birtakım insanların zannıdır.

Peygamberlik sifati haksizlik degil mi?Allahla kim gorusse inanir gucunu arkasinda hisseder ornek insan olur.Bizim inanmamiz daha zor ama peygamberler bizden ustun mesela.

Toplumun büyük değerler yüklediği "değersiz" şeyleri, "yakılma"yı göze alıp kırabilir misiniz? Ya da zamanın firavunlarının karşısına çıkıp onlara "tanrı" olmadıklarını söyleyebilir misiniz veya din adamlarına dini bozduklarını... Bunları yapabilirseniz, bir peygamberden aşağı kalmamış olursunuz. Bunları yapamamanın sebebi, yeterince inanmamak mı peki? Yoksa Allah'ın özel olarak seçtiği elçileri kadar sebatkâr olamamak mı?

Peygamber döneminde kadınlar savaşa katılabiliyor muydu? Katılmıyorlarsa kadın savaş esirleri siviller miydi?

Evet, katılıyorlardı. Bu konu hakkında geniş bilgi almak için "Cahiliye'de ve Risalet Döneminde Savaş Olgusu" başlıklı doktora tezinin "Kadın ve Cahiliye Savaşları" ve "Kadın ve Risalet Dönemi Savaşları" başlıklı bölümlerini okuyabilirsiniz.

Next

Language: English