Abi bu basketbol aleminde nba-avrupa farketmeksizin sayısız türk yazar yorumcu takip ediyorum. Senin kadar kral adam yok vallahi. Toplumsal olaylarda diğerlerinden bambaşka bi özelliğin var senin. Hiçbiri Allah kelamını dile getirmezken sen, ölen kişi müslüman olunca tepki göstermezken sen +++
Teşekkür ederim değerli sözlerin için dostum, çok naziksin.
Maalesef toplum olarak algılayamadığımız bir şey var: İnsanlar yalnızca ikiye ayrılır; iyiler ve kötüler. Başka türlü ayıramazsın, olmaz.
Lakin bizler sunii ayrımlarla hipnotize olmuş, birbirimize düşmüşüz, veya düşürülmüşüz. Şu memlekette dile getirmeye kalksan; sağcı-solcu, alevi-sünni, fenerli-galatasaraylı, AKP'li-Muhalif, Türk-Kürt, onlarca ayrım şekli sayarsın.
Ne yazık ki bizler hala bu ayrımların suni olduğundan, tek gerçeğin 'iyi veya kötü' olduğundan büyük ölçüde bihaberiz. Benim çizgim tam olarak bu. Beni yakından tanıyan insanlar şaşırırlar zaten, ''Bu adam senin düşünce yapına zıt, neden onunla aynı masada oturup sohbet ediyorsun?' ya da 'Bu adam senin kafada, niye adamı sallamıyorsun?' türünde tepkiler verirler.
Anlayamadıkları şey şu: Seninle aynı görüşü, dini, mezhebi, ırkı, memleketi, düşünceyi, ideolojiyi, veya herhangi başka bir şeyi paylaşmayan adam kötüdür diye bir şey yok.
Aynı şekilde senin köylün, senin cemaatin, senin zümren, senin partin, senin takımının taraftarı, senin düşünce yapına ya da seninle ortak herhangi bir şeye mensup adam iyidir diye de bir şey yok.
İyiler ve kötüler var. Ben her zaman iyiden, doğrudan, adil olandan tarafımdır. Ki bence bu çok da zor, imkansız bir tavır değil.
Örnekle bitireyim; İngiltere'de birine dini ya da mezhebini sormak ayıptır. Burada birine maaşını sorduğunda nasıl bir tepki alırsan, orada da benzerini alırsın. Batı bloğunun büyük kısmında geçerli bu tip şeyler. Zira adamlarda ''Ha bu bizim köydenmiş, bu iyidir'' olayı pek yok. Liyakate, iyiliğe, duruşa bakıyorlar. Top sakallı mısın, hacı sakallı mısın, hangi bölgenin neresindensin, pek önemi yok bunların.
''Temiz sokaklar mı istiyorsun? Kendi kapının önünü temizleyerek başla, değişimin kendisi ol'' demiş adam. Böyle bir dünya görecek miyim bilmiyorum; ama ben kendimden başlayalı uzun zaman oluyor.
Maalesef toplum olarak algılayamadığımız bir şey var: İnsanlar yalnızca ikiye ayrılır; iyiler ve kötüler. Başka türlü ayıramazsın, olmaz.
Lakin bizler sunii ayrımlarla hipnotize olmuş, birbirimize düşmüşüz, veya düşürülmüşüz. Şu memlekette dile getirmeye kalksan; sağcı-solcu, alevi-sünni, fenerli-galatasaraylı, AKP'li-Muhalif, Türk-Kürt, onlarca ayrım şekli sayarsın.
Ne yazık ki bizler hala bu ayrımların suni olduğundan, tek gerçeğin 'iyi veya kötü' olduğundan büyük ölçüde bihaberiz. Benim çizgim tam olarak bu. Beni yakından tanıyan insanlar şaşırırlar zaten, ''Bu adam senin düşünce yapına zıt, neden onunla aynı masada oturup sohbet ediyorsun?' ya da 'Bu adam senin kafada, niye adamı sallamıyorsun?' türünde tepkiler verirler.
Anlayamadıkları şey şu: Seninle aynı görüşü, dini, mezhebi, ırkı, memleketi, düşünceyi, ideolojiyi, veya herhangi başka bir şeyi paylaşmayan adam kötüdür diye bir şey yok.
Aynı şekilde senin köylün, senin cemaatin, senin zümren, senin partin, senin takımının taraftarı, senin düşünce yapına ya da seninle ortak herhangi bir şeye mensup adam iyidir diye de bir şey yok.
İyiler ve kötüler var. Ben her zaman iyiden, doğrudan, adil olandan tarafımdır. Ki bence bu çok da zor, imkansız bir tavır değil.
Örnekle bitireyim; İngiltere'de birine dini ya da mezhebini sormak ayıptır. Burada birine maaşını sorduğunda nasıl bir tepki alırsan, orada da benzerini alırsın. Batı bloğunun büyük kısmında geçerli bu tip şeyler. Zira adamlarda ''Ha bu bizim köydenmiş, bu iyidir'' olayı pek yok. Liyakate, iyiliğe, duruşa bakıyorlar. Top sakallı mısın, hacı sakallı mısın, hangi bölgenin neresindensin, pek önemi yok bunların.
''Temiz sokaklar mı istiyorsun? Kendi kapının önünü temizleyerek başla, değişimin kendisi ol'' demiş adam. Böyle bir dünya görecek miyim bilmiyorum; ama ben kendimden başlayalı uzun zaman oluyor.